Tunay SEZER
Hayat işte ne getireceği belli değil...
Admin
Teknik Sorumlu
Hakem
Vip Üye
T.C Vatandaşı
- 24 Şub 2020
- 1,005
- 211
- Çevrimiçi zamanı
- 6d 22h 30m
- 53
- Best answers
- 0
- Oyuncu
- -


Ashe
Ayaz Okçu
Ashe, kabilelerin birbirine yaptı acımasız akınların ve klanlar arasındaki kanlı
savaşları, soğuk rüzgârların uluması ve tundranın amansız soğuğu kadar doğal
olduğu Kuzey Freljord'da doğdu.
Ashe hem az nüfuslu, anaekil Avarosa kabilesinin şefi Grena'nın tek kızı hem de bir
Buzdoğan'dı. Buzdoğanlar, nesillerdir yaşadıkları toprakların sihriyle aralarında bir
bağ bulunan ve Gerçek Buz'un gücünü kullanabilmek gibi nadir yetenekleri olan
savaşçılardı. Herkes Ashe'in annesinin izinden giderek kabilenin yeni şefi olacağını
farz ediyordu; ancak onun şanda şöhrette gözü yoktu. Savaşçı soyunun ve doğaüstü
yeteneklerinin omuzlarına yüklediği büyük sorumluluk yüzünden kendini herkesten
kopuk, yalnız ve sıkıntılı hissediyordu.
Tek tesellisi Ornkaal Kayalıklarındaki yaz avları sırasında onlarla kalan, kardeş bir
kabileye üye ve Ashe'le yaşıt bir Buzdoğan olan Sejuani'ydi. İki kız arasındaki
arkadaşlık çocukluklarını şekillendirmişti ama ergenliğe girmelerinden hemen önce
birbirlerinden kopmak zorunda kalmışlardı. Grena her ne yaptıysa Sejuani'nin kabile
şefi olan büyükannesini gücendirmiş, iki kabile arasındaki dostluk aniden bitmişti.

Kısa süre sonra, artık gençliğini yitirmeye başlayan Grena halkını eski görkemli
günlerine döndüreceğini umduğu “Avarosa'nın Tahtı”nı aramaya koyuldu. Taht
aslında kıymetli ve büyülü eşyalardan oluştuğu iddia edilen ama gerçek olup
olmadığı bilinmeyen bir defineydi.
Fakat Grena kehanetlere ve efsanelere duyduğu inanç yüzünden pek çok risk alıyor,
bu yüzden kabilesi sık sık zayıf düşüyordu. Sonunda, başka bir kabilenin bölgesine
yaptıkları tehlikeli ve gereksiz bir saldırı sırasında Grena öldürüldü. Ani ölümü
Ashe'i kaçmak zorunda bırakmıştı. Kabile üyelerinin çoğu ise hayatını kaybetmişti.
Peşinde düşmanlarıyla bir başına kalan Ashe, annesinin son haritasını takip ederek
ıssız bir buz dağına doğru yöneldi. Burada gerçekten de Avarosa'ya ait olabilecek bir
mezar ve onun Gerçek Buz'dan yapılma yayını buldu. Bu silahı kullanarak annesinin
öcünü aldı. Sonra batıya yöneldi.
Ashe görev bilincinden midir, yalnızlıktan mıdır bilinmez ama karşılaştığı dağınık
Ocakkanlı, yani insan kabilelerini korumaya başladı ve bu sayede ünlendi. Esir alma
geleneğine uymayı reddetti. Onun yerine bu çaresiz insanları yeni kabilesinin eşit
üyeleri yaptı. Böylece şöhreti hızla yayıldı. Kısa süre içinde, pek çok kişi Ashe'in
sadece Avarosa'nın yayını taşımakla kalmayıp efsanevi savaşçının bizzat kendisi
olduğuna inanmaya başladı. Freljord'u birleştirmek için yeniden doğmuştu.

Ama masallar takipçilerinin karnını doyurmazdı. Güneye yaptıkları uzun göç,
kabileyi açlıktan ölmenin eşiğine getirmişti. Böylece Ashe, hakkındaki efsanelerden
faydalanmaya başladı. Onları kullanarak güçlü ve geniş topraklara sahip güney
kabileleriyle anlaşmalar yaptı. Kabilelere, onları birleştirerek komşu krallıklara
rahatça kafa tutacak bir ulus haline getirmeyi vaat etmişti.
Bu yeni ittifaklar beraberlerinde yeni tehlikeler de getirdi. Ashe çabucak kendini bir
politik çekişmenin merkezinde buldu. Freljord kabilelerinin yöneticileri olan savaş
analarının evlenmesi beklenirdi. Eşini önde gelen kabilelerin birinden seçecek olursa
diğerleri öfkelenecekti. Ashe isterse birden fazla koca alabilirdi ama bu da
çekişmenin kendi evine taşınıp alevlenmesine neden olacaktı. Sonuçta dökülecek
olan kan, kurmak için dişini tırnağına taktığı ittifakları bozacaktı.
Bu soruna bulduğu çözüm, soyu neredeyse tükenmiş bir dağ klanına üye, yoksul,
avare bir savaşçı olan Tryndamere'di. Adam ne ruh gezginiydi ne de doğanın
güçlerinden gelen güçleri vardı; ama Ashe'in yeni kurduğu başkente gelir gelmez,
kendini bulduğu her düello ringine atmıştı. Hiçbir şeye aldırış etmeden savaşıyor,
klanından geriye kalan yokluk içindeki bir avuç insanı daha güçlü kabilelerden
birine katılmaya layık olduğunu kanıtlamaya uğraşıyordu; fakat acımasız savaş tarzı
ve olağandışı kuvveti Freljord'lulara göre bile aşırıydı. Pek çok kişi, onun kötücül
sihirden güç aldığından şüpheleniyordu. Bunlara kulak asmayan Ashe,
Tryndamere'e ilk ve tek yeminlisi olması karşılığında halkını kendi halkına katmayı
teklif etti.

Tryndamere gönülsüz de olsa kabul etti. Evlilikleri politik amaçlarla yapılmış
olmasına rağmen aralarında gözle görülür bir çekim vardı. Bu çekim yavaş yavaş
gerçek bir sevgiye dönüştü.
Ashe şimdi, kuşaklardır Freljord'da kurulmuş en büyük kabileler birliğinin başı;
ancak kurduğu bu birlik iç entrikaların, yabancı güçlerin, şiddet yanlısı Kışın
Pençesi'nin sürekli büyüyen ordusunun ve Ashe'in en azından inanıyormuş gibi
yapması gereken sözde bir kaderin sürekli yıkmakla tehdit ettiği gergin bir barışın
üstünde dengede durmaya çalışıyor.